101
Türkiye Tribunali, kitlesel gözaltıların durdurulması için Recep Tayyip Erdoğan (Cumhurbaşkanı) ve Bekir Bozdağ'a (Adalet Bakanı) iletilmek üzere imza kampanyası başlattı.
AKP hükümetini, kitlesel gözaltıları durdurarak; demokrasiden, adaletten ve hukukun üstünlüğünden taviz verilmemesi suretiyle insan hakkı ihlallerini sonlandırmaya,
Konuya duyarlı herkesi de terörle mücadele adı altında özgürlüklere doğrudan müdahaleye dönüşen kitlesel gözaltıların ve hukuksuzlukların durdurulması için harekete geçmeye davet ediyoruz.
Lütfen bu çağrıya karşılık veriniz!
İMZACI OLUN
KİTLESEL GÖZALTILARI DURDURUN!
Son 6 yılda yaklaşık 2 milyon kişi hakkında terör soruşturması başlatıldı ve 512 bin kişi hakkında dava açıldı. Yargılamalarda 320 bin kişiye mahkûmiyet kararı verildi, 131 bin kişi ise tutuklandı. Hasta, yaşlı, sakat, kadın ve çocukların da olduğu 30 binden fazla kişi halen cezaevlerinde terör suçundan dolayı tutuklu bulunmakta, 10 binlerce kişi ise cezaevine girmeyi beklemektedir.
Gezi Parkı olayları sırasında 5 binden fazla insanın gözaltına alınması ile başlayan ‘kitlesel gözaltılar’, 2016 yılındaki darbe girişiminin ardından Türkiye’nin rutini haline geldi.
İnsan hakları savunucuları, polis operasyonlarıyla her gün ortalama 70 kişinin gözaltına alındığını rapor etmekte. Operasyonların hedefinde ise Selahattin Demirtaş, Osman Kavala, Alpaslan Altan gibi AİHM kararlarına rağmen serbest bırakılmayan kişilerle, değişik meslek gruplarından siviller, kamu görevlileri ve muhalif düşünceli siyasiler yer almaktadır.
Daha Fazla Bilgi Al
Kitlesel Gözaltıları Durdurun!
Lütfen Çağrımıza Cevap Verin!
BAŞVURUYU İMZALAYIN
Dear Recep Tayyip Erdoğan (President of Republic of Turkey) and Bekir Bozdağ (Justice Minister),
In the early 2000s, Turkey was seen a model Muslim and democratic country at meeting point of European and Asian civilizations. The ruling AKP’s discourse and policies in the firsts years of its government as to improving the democracy and making the rule of law prevail as well as seeking to be a part of the European Union were welcomed by advocates of democracy everywhere.
Since 2012, the political power has started to move away from democracy, justice, the rule of law and human rights. Abandoning its priority of improving democracy, it has begun to be associated with police operations against opposition groups, extrajudicial killings, unfair trials, torture and kidnappings.
In the last 6 years, approximately 2 million Turkish citizens have been charged with terrorism offences and 512,000 of them have been prosecuted. 320,000 people have been convicted and 131,000 people have been imprisoned. There are more than 30,000 Turkish citizens, including the sick, the elderly, the disabled and children, a who are currently imprisoned for terrorism offences with tens of thousands of others facing the same fate.
‘Mass detentions’, which started with the detention of more than 5,000 protesters during the Gezi Park protests of 2013, have become Turkey’s new normal following the coup attempt in 2016. An average of 70 people is arrested by the police as reported by international human rights organisations. The police operations target civil servants, politicians and other members of the public from all walks of life as well as prominent figures such as of Selahattin Demirtaş, Osman Kavala, Alpaslan Altan, who were not released from prison despite ECtHR decisions ordering their release.
This situation deeply saddens us as friends/supporters of Turkey. We hope and ask that:
* Turkey reverses its direction towards being a modern and exemplary democracy. The reestablishment of justice will revive the respect for democracy, the rule of law and human rights;
* People are not victimised because of their ethnicity, religion or sexual preferences, and those who are critical of the government’s policies are not labelled as “terrorists”, they and their families are no longer targeted by criminal investigations, extrajudicial killings, and unfair trials;
* The government no longer tries to divert attention from social or political problems by way of mass detentions and law enforcement and judicial bodies no longer treat police operations and mass arrests which target opposition groups as a sign of merit;
* Human rights, especially freedom of expression and right to liberty and security, are not treated as a threat.
We therefore ask the AKP government to stop mass arrests and end all other human rights violations and not to further compromise democracy, justice and the rule of law.
We invite everybody who shares our concerns to take action to help stop mass arrests and other violations of law carried out by the Turkish government under the pretext of fighting terrorism which interfere with human rights and freedoms.
Sincerely,
İşlemi imzaladığınızı onaylayan otomatik bir e-posta alacaksınız. Verdiğiniz bilgiler, gizlilik politikamızda belirtilenler dışında satılmayacak, kiralanmayacak veya üçüncü şahıslarla paylaşılmayacaktır.
Lütfen Çağrımıza Cevap Verin!
İmza Kampanyamıza Katılan Bazı Kişiler
İMZACI OLUN
2012 yılından itibaren ise siyasi iktidar demokrasiden, adaletten, hukukun üstünlüğünden ve insan haklarından hızla uzaklaşmaya başladı. Demokratik gelişme önceliğini terk ederek, muhalif gruplara yönelik polisiye operasyonlar, yargısız infazlar, hukuksuz yargılamalar, işkenceler ve adam kaçırmalarla anılmaya başladı.
Son 6 yılda yaklaşık 2 milyon kişi hakkında terör soruşturması başlatıldı ve 512 bin kişi hakkında dava açıldı. Yargılamalarda 320 bin kişiye mahkûmiyet kararı verildi, 131 bin kişi ise tutuklandı. Hasta, yaşlı, sakat, kadın ve çocuklarında olduğu 30 binden fazla kişi halen cezaevlerinde terör suçundan dolayı tutuklu bulunmakta, 10 binlerce kişi ise cezaevine girmeyi beklemektedir.
Son 6 yılda yaklaşık 2 milyon kişi hakkında terör soruşturması başlatıldı ve 512 bin kişi hakkında dava açıldı. Yargılamalarda 320 bin kişiye mahkûmiyet kararı verildi, 131 bin kişi ise tutuklandı. Hasta, yaşlı, sakat, kadın ve çocuklarında olduğu 30 binden fazla kişi halen cezaevlerinde terör suçundan dolayı tutuklu bulunmakta, 10 binlerce kişi ise cezaevine girmeyi beklemektedir.
Gezi Parkı olayları sırasında 5 binden fazla insanın gözaltına alınması ile başlayan ‘kitlesel gözaltılar’, 2016 yılındaki darbe girişiminin ardından Türkiye’nin rutini haline geldi. İnsan hakları savunucuları, polis operasyonlarıyla her gün ortalama 70 kişinin gözaltına alındığını rapor etmekte. Operasyonların hedefinde ise Selahattin Demirtaş, Osman Kavala, Alpaslan Altan gibi AİHM kararlarına rağmen serbest bırakılmayan kişilerle, değişik meslek gruplarından siviller, kamu görevlileri ve muhalif düşünceli siyasiler yer almaktadır.
Bu durum, Türkiye’nin dostları/sevenleri/destekçileri olarak bizleri derinden üzmektedir. Ümit ediyor ve istiyoruz ki:
* Türkiye, yönünü modern ve örnek bir demokrasi olma yoluna yeniden çevirir, adaletin tesis edilmesiyle birlikte, demokrasiye, hukukun üstünlüğüne, insan haklarına saygı yeniden canlanır;
* İnsanlar etnik kökenlerinden, dini ya da cinsel tercihlerinden dolayı mağdur edilmezler, muhalif görülenler “terörist” olarak etiketlenmezler. Kendileri ve aileleri politik soruşturmaların, yargısız infazların, hukuksuz yargılamaların hedefi ve konusu olmazlar;
* İnsanlar etnik kökenlerinden, dini ya da cinsel tercihlerinden dolayı mağdur edilmezler, muhalif görülenler “terörist” olarak etiketlenmezler. Kendileri ve aileleri politik soruşturmaların, yargısız infazların, hukuksuz yargılamaların hedefi ve konusu olmazlar;
* Politik sorunların üzeri kitlesel gözaltılarla örtülmeye çalışılmaz, kolluk ve yargı bürokrasisi, hedef gruplara yönelik kitlesel operasyonları ve tutuklamaları liyakat göstergesi olarak algılamaz;
* İfade hürriyeti, özgürlük ve güvenlik hakkı başta olmak üzere insan hakları, tehdit olarak görülmez.
Tüm bu nedenlerle;
AKP hükümetini, kitlesel gözaltıları durdurarak; demokrasiden, adaletten ve hukukun üstünlüğünden taviz verilmemesi suretiyle insan hakkı ihlallerini sonlandırmaya,
Konuya duyarlı herkesi de terörle mücadele adı altında özgürlüklere doğrudan müdahaleye dönüşen kitlesel gözaltıların ve hukuksuzlukların durdurulması için harekete geçmeye davet ediyoruz.
Lütfen bu çağrıya karşılık veriniz!
